Siyasi Bakışlar’da bu hafta; “Hizb-ut Tahrir davalarında skandal yargı kararları”, “Türkiye-Katar anlaşmaları” ve “İran’da yaşanan suikastlar” konuşuldu.
• Türkiye’de iktidarlar değişse de Hizb-ut Tahrir’e yönelik yıllardır uygulanan yargı zulmü değişmiyor. “Skandal yargı kararları” devam ediyor. İstanbul’da engellenen konferansın konuşmacılarına toplamda 52,5 yıl hapis cezası istenirken, Ankara’da AYM’nin hak ihlali tespit edip “yeniden yargılansın” dediği davada mahkeme, bozulan 7,5 yıllık cezanın aynısını yeniden vererek bir hukuk skandalına imza attı. Peki, hiçbir “cebir ve şiddete” rastlanmadığı hâlde Hizb-ut Tahrir mensuplarına yönelik yürütülen davalarda, AYM’nin verdiği “hak ihlali kararları” hiçe sayılarak neden düşman ceza hukuku işletiliyor? Ve programımıza canlı bağlantı ile katılan Mazlumder Genel Sekreteri Avukat Kaya Kartal Hizb-ut Tahrir hakkında yaşanan yargı garabetini bir kez daha kamuoyu ile paylaştı...
• Türkiye ile Katar arasında, İstanbul Borsası’nın yüzde 10 hisse satışının dâhil olduğu on yeni anlaşma imzalandı. Ekonomik alanda zor dönemler geçiren Türkiye için, bu anlaşmalar ne ifade ediyor? “Ekonomide reform” söylemi, yabancı sermaye hareketlerini hangi yönde etkiler? Avrupa ülkelerinde yaşanan krizin, Türkiye ekonomisine yansımaları…
• İran'ın nükleer programının kilit isimlerine düzenlenen saldırı, nükleer bilimcileri hedef alan suikastları yeniden gündeme taşıdı. Tahran’da art arda yaşanan saldırı ve suikastlar, bölge güvenliği açısından ne ifade ediyor?
Köklü Değişim Medya Ankara Temsilcisi Kadir Kaşıkcı soruyor;
Köklü Değişim Yazarları Yılmaz Çelik ve Yusuf Yavuzkan cevaplıyor…
